1530- İHTİYAR-I CÜZ’Î اختيار جزئي : (İhtiyar-ı cüz’iye) insanın küçücük ihtiyarı. Allah’ın sonsuz hikmetinin ve imtihan sırrının iktizası olarak, herhangi bir işi ve hareketi yapıp yapmamakta insanın muhtar ve serbest olması.(Bak: İkrah-ı Mülci, İrade, Kader)
İnsanın ihtiyar-ı cüz’iyesi zaif ve nâkıstır. Zira “esbab içinde, bilbedahe en eşrefi ve ihtiyarı en geniş ve tasarrufatı en vâsi’, insandır. İnsanın dahi en zâhir ef’al-i ihtiyariyesi içinde en zâhiri; ekl ve kelâm ve fikirdir. Yani: Yemek, söylemek, düşünmektir. Şu yemek, söylemek, düşünmek ise gayet muntazam, acib, hikmetli birer silsiledir. O silsilenin yüz cüz’ünden, insanın dest-i ihtiyarına verilen ancak bir cüz’üdür. Meselâ yemekten, bedenin tegaddi-i hüceyratından tut, ta semeratın teşekkülüne kadar olan silsile-i ef’al içinde, insanın dest-i ihtiyarına verilen yalnız ağızdaki dişlerin değirmenini tahrik edip onu çiğnemektir. Ve söylemek silsilesinden yalnız meharic-i huruf kalıplarına, havayı sokup çıkarmaktır. Halbuki ağızdaki birtek kelime, bir çekirdek gibi iken, bir ağaç hükmündedir. Hava içinde milyonlar aynı kelime gibi meyveler verir. Milyonlarla dinliyenlerin kulaklarına girer. Bu misalî sünbüle, insandaki hayalin eli ancak yetişebilir. İhtiyarın kısacıkeli, nasıl yetişir?”(S.608)
1531- Bununla beraber, “o cüz-ü ihtiyarî olan silah-ı insanî, gerçi zatında hem kısa, hem âciz, hem noksandır. Fakat nasılki bir asker, cüz’î kuvvetini devlet hesabına istimal ettiği vakit, binler derece kuvvetinden fazla işler görür. Öyle de; sırr-ı imanla o cüz’î cüz-ü ihtiyarî, Cenab-ı Hak namına onun yolunda istimal edilse, beşyüz sene genişliğinde bir Cennet’i dahi kazanabilir.” (L.230)
Kur’anda “Âlemlerin Rabbi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.” mealinde olan (81:29) âyetindeki “ıtlakı bazıları bir cebir düsturu gibi farzetmişler, abdin meşietini alelıtlak nefyederek yalnız meşietullahı isbat eylemek istemişlerdi. Lakin bu hiç doğru değildir. Burada abdin meşieti külliyyen nefyedilmiş değil, meşiet-i İlahiyeye iktiran etmiyen meşieti selbedilmiştir. Allah’ın meşieti ile abde de meşiet ve hatta meşiet-i müstelzime isbat olunmuştur. Nitekim (81:28)
«لِمَنْ شَٓاءَ مِنْكُمْ اَنْ يَسْتَق۪يمَ de de meşiet-i abd sarihtir.” (E.T.5629)
Atıf notları:
-Adavet hissinin izalesinde ihtiyarsız kalmak, bak: 1059.p.
-İhtiyar kalmazsa teklif olamaz, bak: 1631.p.
-İhtiyar ile dalaletin tercihi, bak: 1301.p.
-Vicdanı tefessüh etmeyen, tam ihtiyar ile şerri işlemez, bak: 2741.p.
-İhtiyarsız dalalet, bak: 615.p.