847 ESİR اثير : Bütün kâinatta bulunan ve her tarafı kaplamış olan yani yıldızlar arası mekânları olduğu gibi atomlar arası ve atom iç mekânlarını da dolduran latif madde. Elektrik, ışık, hararet, cazibe ve dafia gibi kuva-i seyyalenin yayılmasına vasıtalık eden çok ince madde. Teknik cihazlarla dahi görülemiyecek kadar ince, latif, rakik elastikiyeti haiz, seyyal madde.

Atomlar ve atomun yapı taşları mesabesinde olan elektron, nötron, pozitron gibi cüz’iyyat, esirden halkedilmiştir. (Bak: Duhan)

Bir atıf notu:

-Esir maddesini maddiyyunların müessir zannetmeleri, bak: 229, 2234.p.lar

847/1- Kur’anda: “İkisi de birbirine bitişikti, sonra ayrı ettik” manasında olan «(21: 30) كَانَتَا رَتْقًا فَفَتَقْنَاهُمَا nın  ifadesine  nazaran,  manzume-i şemsiye ile arz, dest-i kudretin madde-i esiriyeden yoğurmuş olduğu bir hamur şeklinde imiş. Madde-i esiriye, mevcudata nazaran akıcı bir su gibi mevcudatın aralarına nüfuz etmiş bir maddedir. (11:7) وَ كَانَ عَرْشُهُ عَلَى الْمَاءِ âyeti, şu madde-i esiriyeye işarettir ki, Cenab-ı Hakk’ın Arşı su hükmünde olan şu esir maddesi üzerinde imiş. Esir maddesi yaratıldıktan sonra, Saniin ilk icadlarının tecellisine merkez olmuştur. Yani esiri halkettikten sonra, cevahir-i ferd’e kalbetmiştir.» (İ.İ. 188) (Bak: 1165, 1922.p.lar)

848- «Fennen ve aklen, belki müşahedeten sabittir ki: Ecram-ı ulviyenin cazibe ve daifa gibi kanunlarının rabıtası ve ziya ve hararet ve elektrik gibi maddelerdeki kuvvetlerin naşiri ve nakili, o fezayı dolduran bir madde mevcuddur.

Madde-i esiriye, esir kalmakla beraber, sair maddeler gibi muhtelif teşekkülata ve ayrı ayrı suretlerde bulunduğu tecrübeten sabittir. Evet nasıl ki: Buhar, su, buz gibi havai, mayi, camid üç nevi eşya, aynı maddeden oluyor. Öyle de: Madde-i esiriyeden dahi yedi nevi tabakat olmasına hiçbir mani-i aklî olmadığı gibi, hiçbir itiraza medar olmaz.» (L.67) (Bak: 3336, 3337, 3342.p.lar)

Yukarı Çık