1980- KERAMET كرامة : Kerem, ikram, ağırlama. Bağış. *Allah (C.C.) indinde makbul bir veli abdin (yani adi beşeriyetten bir derece tecerrüd edebilen zatların) lütf-u İlahî ile gösterdigi büyük marifet ve hârika hal. Velayet mertebelerinde yükselen bir abdin hilaf-ı âdet hali. (Bak: Himmet, istidrac, Mu’cize, Tarikat)

“Velilerin himmetleri, imdatları, manevi fiilleriyle feyiz vermeleri hâlî veya fiilî bir duadır. Hâdi, Mugis, Muin ancak Allah’tır. Fakat insanda öyle bir latife, öyle bir halet vardır ki, o latife lisanıyla her ne sual edilirse, -velev ki fâsık da olsun- Cenab-ı Hak o latifeye hürmeten o matlubu yerine getirir. O latife pek uzaktan bana göründü ise de, teşhis edemedim.” (M.N. 240) (Bak: 3964/2.p.)

“Evet öyle bir latifedir ki, hadis-i şerifte اِذَا اَقْسَمَتْ عَلَى اللَّهِ لَا بَرَّهَا 1 yani, o latife Allah’a yemin ettiği zaman, Allah onun yeminini doğruluyor, yani dilediğini kabul ediyor.” (M.Nu.542)

Atıf notları:

-Ehl-i Sünnet haricinde velayet, bak: 2364 ilâ 2366.p.lar

-İmam-ı Rabbani’nin (R.A.) hakaik-i imaniyenin inkişafını ve vuzuhunu keramâta üstün tutması, bak: 151.p.

-Niyet-i hâlisenin kerameti, bak: 3260.p.

-Kerametlerin, bazı kimselerin ihlasına zarar vermesi, bak: 1519.p.

1 S.M.1675. ve İ.M. 2649. hadisler

Yukarı Çık