3879- ULEMA علماء : (Âlim c.) Âlimler. Yüksek ehl-i ilim. Fıkıh âlimleri. İlmiye mensubları. (Bak: İlim)
Bir atıf notu:
-Siyasilerin dinî şahsiyetleri politikalarına âlet etmek istemeleri, bak: 3416.p.
Ulema hakkında birkaç hadis-i şerif meali:
«Ulema, yeryüzünün kandilleri, peygamberlerin halifeleri, benim ve diğer peygamberlerin varisleridir.»1
«Ulema, peygamberlerin varisleridir. Gök ehli onları sever. Öldüklerinde denizlerdeki balıklar bile onlara istiğfar ederler.»2
«Ulema kılavuz, müttakiler efendilerdir. Bunların meclisinde bulunmak dinin kuvvetini ziyade eder.» 3
3880- «Ulema, Allah’ın kulları üzerinde peygamberlerin eminleridir. Siz onlardan (hürmetsizlik gibi cihetlerden) çekinin ve onlara taarruz etmeyin. Onlar, hükümet erkânı ile ihtilat etmedikçe ve dünyaya karışmadıkça. (Deylemî’nin lafzında şu ibare vardır: Sultanla ihtilat eder, dünyaya karışırlarsa o vakit peygamberlere hıyanet etmiş sayılırlar. O zaman bunlardan sakının.)»4 (Bak: 1610.p.)
Bu hadisin beyan ettiği dünyevi ve siyasi hayata girmemek manası üzerinde çok hassasiyet göstermiş olan Bediüzzaman, bunu dine hizmet hayatında mühim bir esas yapmıştır. Zira hadiste geçen “Peygamberlerin emirleri” tabiri çok manidardır. Bunun tahakkuku da, siyaset ve dünyaya girmemekle mümkündür. Çok kimseler, dünyanın şan ü şerifi, makam ve hâkimiyeti hırsıyla -te’vilat-ı fasideye girip- bid’alara, fitne ve fesada, dolayısıyla peygamberlerin müşterek oldukları esasat-ı diniyeyi tağyire kapı açabilmek-tedirler, açabilirler. İşte böyle durumların olmaması, olmuşsa ıslah edilmesi için hakiki ulema, bilhassa Âl-i Beyt’in (Bak: Âl-i Beyt) büyük şahsiyetleri, emniyet merkezleridir. Eğer böyle sadık fedakârlar ve mücahid-i ekber ümera zatlar ve şahs-ı maneviler olmazsa, din ve diyanet emniyette kalamaz. Bunun için Bediüzzaman, dine hizmet eden fedakâr şahsiyetlerin azami feregat ile dünyevi şan ü şeref, makam ve maaş gibi her şeyden istiğna etmeleri lüzumunu tekrarla beyan etmiştir. Ezcümle bir eserinde şöyle diyor:
«Hakaik-ı imaniye ve esasat-ı Kur’aniye, resmi bir şekilde ve ücret mukabilinde, dünya muamelatı suretine sokulmaz; belki bir mevhibe-i İlahiye olan o esrar, halis bir niyet ile ve dünyadan ve huzuzat-ı nefsaniyeden tecerrüd etmek vesilesiyle o feyizler gelebilir.» (M.70) (Bak: 990, 992, 3223, 3227-3230, 3242, 3374/6, 3415-3418. p.lar.)
3881- Ulema ile alâkalı hadislerden birkaçı da şöyledir:
جَالِسُواالْعُلَمَاءَ وَزَاحِمُوهُمْ بِرُكْبِكُمْ فَاِنَّ اللَّهَ يُحْىِ الْقُلُوبَ الْمَيْتَةُ بِنُورِالْحِكْمَةِ كَمَا يُحْىِ الْاَرْضَ بِوَابِلِ السَّمَاءِ
«Ulema ile beraber oturunuz. Ve diz dize sıkışınız. Zira Allah, sema yağmuru ile toprağı dirilttiği gibi ulema meclislerindeki hikmet nuru ile kalbleri diriltir.»5 (Bak: 1320.p.)
وَلَا تَجْلِسُوا عِنْدَ كُلِّ عَالِمٍ اِلَّا عَا لِمٌ يَدْعُو كُمْ مِنَ الْخَمْسِ اِلَى الْخَمْسِ:مِنَ الشَّكِّ اِلَى الْيَقِينِ وَمِنَ الْكِبْرِ اِلَى التَّوَاضُعِ وَمِنَ الْعَدَاوَةِ اِلَل النَّصِيحَةِ وَمِنَ الرِّيَاءِ اِلَى الْاِخْلَاصِ وَمِنَ الرَّغْبَةِ اِلَى الزُّهْدِ
«Her âlimin meclisinde oturmayın. Ancak şu beş şeyden, diğer beş şeye davet eden âlimin yanında oturunuz: (menfî fikirler tasvir etmemekle) Şek ve şüpheden yakîne, kibirden tevazua, adavetten nasihata, riyadan ihlasa, (dünyaya) rağbetten zühde (davet eden âlimin yanında oturunuz.»6 (Bak: Zühd)
Hadis kitablarından Darimî, Mukaddeme 37’de “tevkir-ül ulema” âlimlere hürmet babı vardır.